$50K’lık Olimpik Pist Ödülü, Sporcular ve Para Arasındaki Uzun ve Sorunlu İlişkide Son Gelişme

$50K’lık Olimpik Pist Ödülü, Sporcular ve Para Arasındaki Uzun ve Sorunlu İlişkide Son Gelişme

Olimpiyatlar, kuruldukları günden bu yana parayla kafa karıştırıcı bir ilişkiye sahipti. Oyunlar, sporun kendi sakele için kutlanması gerekiyordu. Ancak iyi olabilmek için sporcuların ödedikleri bedel çok yüksekti ve Olimpiyatların dayandığı amatörlük kavramının, gerçekçi görülmediği hatta tamamen bir aldatmaca olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Bu hafta atletizmin uluslararası federasyonunun Paris Oyunları’nda altın madalya kazananlara 50.000 dolar ödeyeceği haberleri, Olimpiyatların amatörlük mitini çözme yolunda atılan yüzyıllık bir adımdı. Bu süreçte belirleyici noktalara bir göz atalım:

KURUCU İKİLEMESİ
Moden Olimpiyatların başlamasından iki yıl önce 1894’te Pierre de Coubertin, amatörlük kavramı hakkında farklı sesler çıkarmaya başladı. Konuyla ilgili yetkili kitaba göre, bir konuşmasında “varlığını tehdit eden ‘kazanç ve profesyonellik ruhu’ konusunda uyardı.” Ancak kısa bir süre sonra “amatörlüğü ‘kutlama değerinde bir mumya’ olarak kınadı.”

EN BÜYÜK OLİMPİYATÇI
Oyunlar tarihinin en utanç verici olaylarından biri olarak kabul edilen, IOC’nin Jim Thorpe’u, 1912 Stockholm Olimpiyatları’nda kazandığı iki altın madalyasını, o zamandan önce yarı profesyonel beyzbol oynadığı için elinden almıştı. IOC, ölümünden 30 yıl sonra yani 1983 yılında madalyalarını geri verdi.

YÖNTEMLER
Soğuk Savaş başladığında, Sovyetler Birliği, Doğu Almanya ve diğer Doğu Bloku ülkeleri olimpiyat sporcularına askerlik ve diğer kamu hizmetlerinde iyi maaşlı “işler” vermeye başladılar. Bu sporcular, bu unvanla ilgili neredeyse hiç iş yapmadan büyük maaşlar alıyorlardı. Ana işleri eğitimdi ve sporlarını oynamak için resmi olarak ödenmiyor olsalar da, kimse bu aldatmacayı gizlemeye çalışmadı. Bazıları, Amerika Olimpiyat hareketi için 1970’lerde bir dip noktaya neden olduğuna inanıyor, çünkü çoğunluğu hala katı amatörlük kurallarına uymaktaydı.

DEĞİŞİM BAŞLIYOR
IOC, 1970’lerin ortalarında Olimpiyatları amatör izlenimi veren Kuralları olan Kural 26’yı değiştirmeye başladı. Değişikliklerde yer alan bir IOC üyesi Willi Daume, “Olimpiyatların milyarlarca dolarlık bir iş haline geldiğini” belirterek durumu en iyi açıklayan kişiydi: “Sadece sporcular fedakarlık yapmak ve asetisizmin kanıtını göstermek zorundadır,” dedi. IOC, bireysel spor federasyonlarının amatörlük hakkındaki kendi kurallarını yazmalarına izin vermeye başladı. Atletlerin kazanç sağlamalarına yönelik bir adım atan atletizm federasyonu, başlangıçta kazançlarını bir fona koymalarını talep etti.

EN İYİ GÖSTERİYİ ARIYOR
Juan Antonio Samaranch, 1980’de IOC başkanı olduğunda, Olimpiyatlarda en iyi sporcuları görmek istediğini açıkça belirtti. IOC, amatörlük kurallarına karşı çıkan futbol, buz hokeyi ve tenis (1984’te bir gösteri sporu olarak ve 1988’de resmi programda) ile sıkı çalıştı. 1990’ların başında, amatörlük Olimpiyat şartnamesinden çıkarıldı. 1992 Olimpiyatları, NBA yıldızlarını ve Rüya Takımı’nı Barcelona Oyunları’na getirdiği için genellikle Olimpiyatların profesyonel çağının başlangıcı olarak kabul edilir.

ŞU ANKİ DURUM
Birçok ülke, en iyi sporcuları için ödül havuzları oluştururken, eğitim ve yaşam giderlerini de finanse ediyor. ABD, hükümetinin Olimpiyat takımına finansman sağlamadığı nadir ülkelerden biridir. Profesyonel çağın bir jenerasyonundan fazlasına rağmen, gerginlik sadece sporcuların ne kadar paraya ulaşabileceği üzerinde değil, bu pastadan gerçekten ne kadar pay aldıkları üzerinde halen devam ediyor. Atletizmin duyurulan kararı sadece bu puzzle’ın küçük bir parçası, ancak sembolik olarak önemli bir adımdır. Olimpiyat izleyicileri, hangi sporların atletizmin yolunu takip edip etmeyeceğini yakından takip edecek.