Ülkemiz siyasetinde son dönemde en çok konuşulan konular arasında AKP’den ayrılan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun partileri bulunmaktadır. Babacan, Demokrasi ve Atılım Partisi’ni (DEVA) kurarak AKP’yi eleştirmekte ve özellikle ekonomi konusunda farklı bir politika izlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Babacan’ın ekonomi yönetimi döneminde ve sonrasında AKP’nin izlediği ekonomi politikalarına bakıldığında, Babacan’ın 2002 yılında ekonomiden sorumlu bakan olarak geldiği dönemde Kemal Derviş’in başlattığı IMF programına paralel politikalar izlendiği görülmektedir.
Ancak 2010’ların başında mali kural tartışmalarıyla Babacan ve Erdoğan arasında bir ayrışma yaşandığı ve bakanın önerdiği mali kural yasa tasarısının yasalaşmasının ertelendiği belirtilmektedir. 2015 yılında enflasyon ve faiz ilişkisi üzerinden yaşanan bir ayrılığın ardından Babacan’ın ekonomi politikalarında Erdoğan ile çatıştığı bilinmektedir. Özellikle 2011 sonrasında AKP’nin izlediği neoliberal politikalarla birlikte özelleştirmelerin arttığı, büyük inşaat projelerinin hız kazandığı ve ekonomi kurumlarında güç kaymalarının yaşandığı ifade edilmektedir.
Küresel ekonomik krizler ve IMF programının etkisiyle 2008 yılı bir dönüm noktası olarak kabul edilmekte ve Türkiye ekonomisinin birikim modeli krizi yaşadığı ve 2018’deki döviz krizi ile büyük sıkıntılar yaşadığı ifade edilmektedir. Özellikle 2013 sonrasında sermaye akımlarının yavaşlaması ve Batı’daki faiz artışlarıyla Türkiye ekonomisinin zor günler geçirdiği belirtilmektedir.
Bugün Türkiye ekonomisinin en büyük sorununun ekonomik politikaların belirsizliği olduğu vurgulanmakta ve ekonominin kafa karışıklığı yaşadığı ifade edilmektedir. Bu süreçte Babacan’ın etkisinin eskisi kadar olmasa da Türkiye ekonomisinin en güçlü yanının ithal ikameci dönemde oluşturulan sanayi altyapısı olduğu belirtilmektedir. Ancak hala ekonominin doğru yönde ilerlemesi konusunda belirsizliklerin devam ettiği ifade edilmektedir.
