NATO’nun Hawaii’deki Kapsamının Tartışılması: Jeopolitik Sonuçları ve Stratejik Düşünceler

Son zamanlarda İsveç’in NATO’ya katılmasıyla üye sayısı 31’e yükselirken, Hawaii’nin bu ittifaktan neden dışarıda kaldığı konusunda sorular gündeme gelmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nin bir parçası olmasına rağmen Hawaii, coğrafi ve tarihsel özellikleri nedeniyle NATO’nun kapsamı dışında kalmaktadır.

Hawaii’ye yönelik bir saldırı durumunda, örneğin ABD Donanması’na ait Pearl Harbor Üssü veya Hint-Pasifik Komutanlığı merkezine yapılan saldırıda, NATO üye devletlerinin savunmasına gelme zorunluluğu olmayacaktır. Bu durum, genellikle Hawaii sakinleri tarafından bile göz ardı edilse de, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) odaklandığı Avrupa ve Kuzey Amerika’ya dayalı olduğundan kaynaklanmaktadır.

Hawaii’nin NATO kapsamından dışlanması, 1949 yılında NATO’yu kuran Washington Antlaşması’nda açıkça belirtilmiştir ve Hawaii’nin devlet oluşundan önce gerçekleşmiştir. Antlaşmanın 5. maddesi kolektif savunmayı zorunlu kılarken, 6. madde bu savunmanın coğrafi kapsamını özellikle Güneş Dönencesi’nin kuzeyinde bulunan Avrupa veya Kuzey Amerika toprakları ile sınırlamaktadır.

Hawaii’nin 5. maddeden dışlanmasına rağmen, ABD Dışişleri Bakanlığı, üye devletlerin güvenliğine yönelik tehditler karşısında danışmanın gerekliliğini öne sürmektedir. Ancak, Hawaii’nin dahil edilmesi için antlaşmanın değiştirilmesi zorluklarla karşı karşıyadır, çünkü diğer üye ülkeler 5. madde tarafından belirlenen sınırların dışında topraklara sahiptir.

Uzmanlar, özellikle Hint-Pasifik bölgesinde antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarih olan 1949’dan bu yana jeopolitik peyzajın evrildiğini savunmaktadır. Kuzey Kore’nin saldırganlığıyla başa çıkmak ve Tayvan’ın savunmasına destek vermek açısından Hawaii’nin stratejik önemi dikkate alındığında, bazıları Hawaii’nin NATO’nun korumasından çıkarılmasının yeniden değerlendirilmesini savunmaktadır.

Hawaii’nin NATO kapsamından çıkarılmasının ayrıca potansiyel saldırganlara karşı caydırıcılığın güvenilirliği konusunda endişeleri artırdığı görülmektedir. Hawaii’nin dahil edilmesi, caydırıcılığı artırabilir ve NATO müttefiklerinin ABD topraklarını savunmada dayanışmasını vurgulayabilir.

Ayrıca, Pasifik’teki diğer bir ABD toprağı olan Guam’ın stratejik önemi vurgulanmakta olup, onun da NATO şemsiyesi altında yer alması bölgesel güvenliği güçlendirebilir ve olası rakiplere karşı caydırıcılığı artırabilir.

NATO’nun kolektif savunma mekanizmasının doğrudan Hawaii’ye uygulanamayabileceğini savunanlar olmasına rağmen, diğerleri bir saldırı durumunda ABD ve müttefikler arasındaki derin bağların, 11 Eylül saldırılarına verilen yanıtlar gibi geçmiş örneklerle destekleneceğine inanmaktadır.

Hawaii’nin NATO’nun resmi kapsamından hariç olmasına rağmen, uzmanlar NATO üyelerinin ABD’nin güvenliğine olan kararlılığını ve transatlantik ittifakın paylaşılan değerlerini vurgulamakta ve uluslararası güvenlik ve işbirliğinin temel direkleri olarak kalmaktadır.