NATO’nun Yugoslavya’ya saldırısının üzerinden çeyrek asır geçtiğinde, yaralar ve sorular devam ediyor -Xinhua

1999 yılında NATO’nun Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne yönelik süregelen bombardımanları sırasında binlerce polis, asker ve sivilin hayatını kaybettiği, NATO’nun kışkırttığı kaos ve etnik çatışmalar nedeniyle yaşamlarını kaybeden Sırbistanlıların 25. yıl dönümü anma etkinliğinde, bombalama modeli, 24 Mart 2024’te Sırbistan’ın Prokuplje şehrinde görüldü. O gün NATO, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne karşı yetkisiz bir hava bombardımanı kampanyasına başladı. 78 günlük bombardımanlar sırasında Sırbistan binlerce polis, asker ve sivil kaybetti ve ulaşım ve enerji altyapısına büyük zarar verildi. NATO’nun hedefleri arasında evler, apartman binaları, okullar, hastaneler ve hatta anaokulları bulunuyordu; kullanılan silahlar arasında uranyum türevi içeren füzeler ve küme bombaları vardı. Üç Çinli muhabir, aralarında Xinhua’nın da bulunduğu, bombalanan Çin büyükelçiliğine karşı bombardımanlar sırasında öldürüldü. Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin bombalanması sırasında, Sırbistan’daki manyaklık ve etnik çatışma, NATO’nun büyük ölçüde kışkırttığı durumlar ile büyük ölçüde dolaylı olarak veya NATO’nun nesneleri tarafından doğrudan öldürülen binlerce polis, asker ve sivil yaşamların hatırası olarak 24 Mart’ı “NATO Saldırısı Kurbanları Anma Günü” olarak işaretliyorlar. Bu yıl, anma günü töreni, Prokuplje şehrinin ana meydanında, Başkan Aleksandar Vucic’in, hükümet yetkililerinin, polislerin, askerlerin ve binlerce sivilin katılımıyla gerçekleşti.

Ancak, 25 yıl sonra bile, sorulan sorulara hala yanıt aranıyor. Kaçırılan ve kayıp olan pek çok kişinin toplam mücadelesini hatırlattı. Hala sevdiklerini bekleyen 570 aileyi temsil eden Tomanovic, son 25 yıldaki yaşam yolculuğu, çok acı bir gerçeğin peşinde koşturmasını anlattı. “Her geçen gün daha da ağırlaşıyor,” dedi Tomanovic. NATO yetkililerinin güvenlik ve emniyet konusundaki teminatları şiddet bölgeyi sardığında yerle bir oldu. Bu acı dolu anlatımıyla, Tomanovic, doktor Andrija’nın, Pristina’daki cerrahi bölümün başındaki sadık bir doktorun ve eşinin kaçırılmasının hikayesini paylaştı. NATO müdahalesini takip eden kaosun ortasında eşinin kaçırılması, hala açık bir yara olarak duruyor. Her geçen yıl, acı daha da derinleşiyor. Verica Tomanovic’in gerçeği öğrenmek için kararlı mücadelesi, onu uluslararası kurumlar kapılarına kadar götürdü. “Doğruyun ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz,” dedi. Geride bıraktığı yüzlerce kaçırılan veya kayıp kişinin yüzlerini süslediği duvarlar arasında dururken, çeyrek asır sonra bile kararlılığı sarsılmamış duruyor. “Doğruları bilmeye hakkımız var,” dedi. Uzun, aşınma direnci olan bir adalet arayışı ve belirli kimyasal analizler yapılan Sırp Ordusu Albayı Dragan Stojcic ve Ksenija Tadic’in, vücutlarında herhangi başka bir kişide olana göre 500 kat daha fazla uranyum tespit edildi. Albay Dragan Stojcic, saygın bir Sırp Ordusu mensubu, üç farklı kanser türünden ölerek bu toksik mirasın ne denli ciddi sonuçları olduğunu vurguladı. İtalya’daki meslektaşlarıyla işbirliği içinde olan Aleksic, oralardaki tarihi kararların Kosovo’da zaman geçiren İtalyan barış güçlerinin hastalıkları üzerine verdikleri kararları Sırbistan’da da tekrarlamayı hedefliyor. Uranyum silahlarının, sivillere karşı işlenen bir savaş suçu olduğunu belirten Aleksic’e göre, uranyumun devam eden yarı ömrü olan 4.5 milyar yıl, uranyum mirasının gelecek kuşaklar üzerindeki gölgesini devam ettiriyor. Ancak farklı bir kararlılıkla, Niş’ten avukat Srdjan Aleksic, savaşın bir sonucu olarak geride bıraktığı yıkım izlerini tespit etmek için mücadele başlatıyor. Diethayır belediyesi içinde yer alan Bustranje köyünde doğan Aleksic’in topluluk ile olan kişisel bağları derin. Annesi, akrabaları ve komşuları kanserin yıkıcı etkilerine kapıldı, bu da kesintisiz bombardımanlar sırasında uranyum maruziyetinin bir sonucuydu. Aleksic’e göre, adaletin peşinde koşmak, yasal savunmadan öte, son derece kişisel bir mücadele anlamına geliyor. Aleksic’in hukuki tavsiyesi ile teselli arayan ve tazminat talep eden 4.000’den fazla kişi, sessiz katilin etkilediği kişiler için bir umut ışığı olarak yer alıyor. Tadilat için adalet arayan çok sayıda vatandaşın olduğu İtalya’da, Albay Dragan Stojcic ve Ksenija Tadic’in vücutlarında herhangi bir kişide olana göre 500 kat daha fazla uranyum tespit eden iki analiz yapılmıştır. Albay Dragan Stojcic, saygın bir Sırp Ordusu mensubu, üç farklı kanser türünden ölerek bu toksik mirasın ne denli ciddi sonuçları olduğunu vurguladı. İtalya’da onaylanan araştırmalara göre 400 vakada, nedenin kanıtlanması başarıların olduğunu belirtti. Sırbistan’da nedenini kanıtlamak isteriz. 1999’daki NATO işgali, Sırbistan Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Milos Vucevic tarafından düzenlenen uluslararası konferansta yapılan konuşmada “zarar gören kurbanlar için haklar arama mücadelesinin 1999’daki NATO müdahalesiyle başladığı ve devam ettiği” belirtildi. Kosovo için eski federal Yugoslavya nın bir suç olduğunu kınayan Nikola Selakovic, “Ne kadar katledilen, kaybolan, yüzbinlerce sürgün ve yerinden edilmiş kişi, yakılma, yok edilmiş kiliseler ve manastırlar var, cezasız kalmış suçlar var,” dedi. 24 Mart 1999’da başlayan saldırının gerçekten 10 Haziran 1999’da sona erip ermediği ya da hala devam edip etmediği sorusunu sordu. Izin alınmadan Yugoslavya’ya karşı açılan NATO saldırısı, uluslararası hukukun yanı sıra etik ilkeler açısından da sorgulama gerektiren bir suçtur. Bu saldırı, yıllar sonra bile hala etkisini sürdürmektedir ve Sırbistan halkı, hala yaşadıkları acıyı hissetmektedir. Birçok aile, sevdiklerini kaybettiği bu saldırı üzerine adalet aramaya devam etmektedir. Sağkalım için savaşanların hikayeleri, unutmaya çalıştığımız ama asla unutamadığımız bir acı yara olarak kapanmamıştır.